9 Nisan 2012 Pazartesi

Uyku saçmalamaları..

Çok uykum var bugün. Hani bıraksalar masanın üzerine yığılıp horlaya horlaya uyurum. Gece uyuyamadığımı ya da sabah çok erken saatte kalktığımı düşünmesin kimse, sadece yarım saat erken kalktım ve bu haldeyim.
Bir kez daha kendimi tebrik eder, son derece dinamik, azgın, yelloz, bu ceo kılıklı hayatta üstün başarılar dilerim şahsıma…
Bu sabah gözlerimi açtığımda; bir süre pazartesi değil diye bir kaç kez telkin verdim kendime. Ama beynim her seferinde geri bildirim verip yemedi ukalalığımı. Sanırım klişeleşmiş şeyleri beynimiz direk silmemek üzere kaydediyor, ya da yaşanmışlıkların verdiği hisler bizi yanıltmamak için kurgulanmış. Bu tarafını ben de çözemedim. Her neyse çok da önemli değildi sanırım.
Çok sevgili kocamla birlikte uyandığıma, hatta hadi çıkalım artık diyebilme şansına nail olduğumdan mutluyum. Çünkü bizim evde bu pek olmaz. Beni uyandırmak için her türlü işkence tarzını deneyebilirsiniz ama her halükârda, uyku halinde de olsam kandırabilirim sizi.
Severim ben uyku dönemlerini, rüyaları, gece konuşmalarını, tavandaki şekilleri. Böyle programlanmışım; bu benim bahçem, bu benim iklimim.
Rüyamda gördüğüm insanları gerçekle karıştırmasam daha da romantik olacak benim kişiliğim ama olsun.:) Bendeki kusurlara kurban olun siz sayın vekilim!
Bağrı buz yumağı Ankara’nın soğuğunu bilmezmiş gibi giymişim bir tül çorap ve etek çıktım evden.(Kuşlar kıçıyla gülmüştür bana eminim)Ha bir de, o kadar geri zekalıyım ki ev sıcaklığı ile dışarının sıcaklığını aynı sayabiliyorum, tabi bu tarz seme hâllerimle ilgili uzun uzun konuşacağız daha sonra, şimdilik es geçiyorum burayı.
Nihayetinde; arabaya bindiğimde dondum!!; kendime, Ankara’ya, giydiğim tül çoraba, işime, Almanya’daki yakınlarıma:) herkese herşeye küfürleri sıraladım. “Bir daha da giymem etek, asla hayatımdan çıkardım der gibiydim ki…”
Arabanın ısısı hafifçe değişmeye başladı.
İç ses :”Seviyorum süslenmeyi ben ya.” “Olsun artık bugünlük biraz üşüdüm”
Böyleyiz işte çoğu zaman, en azından ben fazlasıyla böyleyim, çok derinden yakmadıysa hatalarım içimi, çabuk bağışlayabiliyorum kendimi. Objektiflik uzun bir tatile çıkıyor tabi bu esnada. Tam tersi de olabilir.
Uykular ve iç sesler.
Sevgiyle.

Hiç yorum yok: