10 Nisan 2012 Salı

Neden gerçek değilsin İsmail abi!


“-sanki böyle… buram acıyor gibi ha, buram sanki… sanki buram çok acıyor gibi oldu şimdi, bu acı geçiyor mu?
-…
-he?
[...]
-ismail abi naptın?
-gitti işte… niye gitti ki… yani… gitmeseydi, nolurdu? gitmeseydi nolurdu!
-gitsin ya. ama böyle yani yürüsün gitsin ya. gitmeyince de olmuyor. geliyor yine olmuyor.
-ama ben onu çok sevdim. ne güzel gözleri vardı ama dimi! kocaman gözleri vardı! ben daha onu, seni seviyorum demeden sevdiğimi söylemeden gitti. anlamış mıdır acaba benim sevdiğimi o ?”
Çoğu zaman iyi oyunculuktan çok, karaktere yüklenen profiller daha da çekici kılıyor izlediğimiz sahneleri. Bazen kendimizden bir şeyler buluduğumuzda, bazen aslında olmak isteyip hiç bir zaman cesaret edemediğimiz kahramanlıklar çekiyor bizi içine…
Benim de son zamanlarda en çok takıldığım karakter hepimizin Abi’si, hepimizin dostu İsmail Abi:) Kalbi tertemiz, insanı çabucak gülümsetmeye sevkeden, içli, atarlı masal kahranımız yani. Payetli takım elbiselerinin ardında, bi gün geleceğini düşündüğü gemiyle bilinçaltımda inceden inceye bağlantılarımızı kurduk. Bir dostun en saf haliyle yanında kalmasını istemeyecek kim vardır ki şu hayatta. Ağzım çekilsin ki ben hiç bir zaman bulamadım!



Ve kısa bir mektup,
İsmail Abi,
Bu mektubu okumanı istermiydim bilemiyorum. Üzülüp hüzünlenmenden korkardım sanırım. Sen üzülünce ben pek dayanamıyom biliyon mu, kötü oluyorum. Ki sen o gemilere el sallarken bile içim eziliyor benim. Ah o mecnun yok mu, o mecnun son zamanlarda çok üzüyor seni. Bakma sen ona, senin çocukluğunun arkasındaki olgunluğu hissedemez o. Hem atarı da verdin son bölümde iyi de ettin. O kamil’e söyle bir daha da üzmesin seni. Hem nereden bulacak daha senin gibisini ki; ailenin, uzak akrabalarının neredeyse hepsi meslek sahibi, herşeyi bilen insanlar. Senin halan bile dağcı İsmail Abi:)
Benim hatta bir çok insanın içindeki çılgınlıksın sen İsmail Abi, dolapta duran giymeye cesaret edemediğimiz payetli elbiselerimizsin, gazete ilanlarından kestiğimiz iş ilanları sayfası,sabahın köründe karşıdan karşıya n’aptın diye bağırmayı hayal ettiğimiz masal kahramanımızsın…
Hatırlamak istemem ama, bence ceketini alıp giden Şekerpare’de seni sevmişti İsmail Abi…:)

Sevgiyle.


Hiç yorum yok: