"Ben hayatta yaptığımız hiç bir
şeyden pişman olmadım."
"Pişman olacağım şeyi asla
yapmam"
"Keşke hiç demedim"
"Kesseler asla yüzüne bakmam
ben onun"
Milyon çeşit kişiliğin var olduğu nadide ülkemizde (hatta
dünyamızda) bizi anlatmayan, bizden çok uzak olan kimlikleri gördükçe
gözlerine, kulaklarına inanamıyor insan... Öyle kocaman sözler, büyücek
yanılmalar... Her biri birbirinden alevli, her biri birbirinden antidepresan.
Ürküyorum ben, daha da endişeleniyorum kendimi kandırdığımız
saatlere denk düştüğümüz anlarda.
Büyük bir kavganın içine atıldığımızda görmekle var olmak
arasındaki ince çizginin sessizliği bürüyor içimizi... Sonrasında da yollar
ayrılıyor.
En zayıf yanımızı çok güçlü gösterme durumları ya da insan
olma meziyetinin fabrika ayarlarına dönüş kısmı acizliğini kabullenmek.
Ben hayatım boyunca ikinci kısım tarafında olmak istedim
hep. Başarısızlıklarım oldu, ve çok kez kendimi tanıyamayışlarım, büyük
heyecanla başladığım şeylerin aslında bana ait olmadığını anlama sancılarım.
Çok pişmanlık çektim, çok düştüm, çok dibe çöktüm...
Ama hep kabullendim...
Pişman olabilmenin erdemine yükselebilmek güzel gelirdi bana
çünkü, insandım o kadar da sistematik, mükemmel olmayan bir mekanizmanın defolu
parçasıydım.
Sen de öyleydin, onlar da iç seslerinde aynı dizeleri
tekrarladı hep, ama hep korktuk yenildiğimizi kabullenmekten... Etrafa
saldırdık…!
Oysa hepimiz biliyorduk ki zaman şekillendiriyordu bizi,
aynı ritimde gitmeyen bir kalp grafiğinin sancılı dökümüydük. Asla yapmam dediğimiz şeyleri yapmaya
başlayabilirdik, çok pişman olup bir arkadaşımızdan özür dileyip , keşke hiç
doğmasaydım da diyebilirdik.
Öyle bir şey ki hayat, her gün yeni bir şey öğretiyor ve
büyümeye başladığın an "asla yapmam" dediğin şeyleri yapmaya başlıyorsun.
Ki; olgunlaşmak böyle bir şey sanırım daha esnekleşiyor daha olabilirli
cümlelerin ortasına giriyor insan.
Küçük bir çocuğun yere düşüp dizini kanatmasındaki öğrenme
durumu gibi, kenetlenen hatalar daha özel kılabiliyor yarınları. Tam yenildiğin,
güçsüz kaldığın zamanlarda elini tutan iç sesin oluyor çünkü, "yenildin
kaybettin ve yeni bir şey öğrendin!" ve şimdi kalkma zamanı diye
fısıldıyor kulağımıza...
İşte tam da ağzını
açmak istediğin zaman Anadolu beyliği laflara, havada kalıyor bütün güzellikler,
kötüyü kabullenmeden iyiye ulaşamamanın hüznünü çaktırmak istemeyişin havada
kalıyor! Küçücük kalbinden çıkan büyücek, bencil sözler öldürüyor
mütevazılığımızı..
Pişman olmak erdemdir, anladığına işaret eder bazı
zamanlarda. Yeni bir yaşanmışlığa cesaretini tetikler hataları kabullenme
durumu.. Örter kibirini, at gözlüklerini...
Ve şimdi kaybettin! Neden kaybettiğini düşünmek yerine, “keşkeleri”
hayatından silmeye çalışırsın bilirim... Gel gör ki insansın,
duygularını en değişken yaşayan yaratıksın…
Anadolu beyliği laflar silemez aslalarını, keşkelerini. En önemlisi yarına açılacak pencerendeki
karanlıklarını….
(Bu yazıyı yazdığım için hiç pişman olmayacağım desem ne
kadar tutarlı olabilirdi ki)
Sevgiler,
2 yorum:
Keşkelerle dolu hayatımda bu blogda gördüm yaşayışımda yazmak istediğim cümleleri.Duygularımı böyle iyi anlatabilmeyi istedim ahenkli cümlelerle.Gizemli ve birilerinin kendini bulabileceği bir hayat yaratmak istedim.Kıskandım..
Ben de, benimle birlikte benzer şeyleri düşünen birini gördüğüme sevindim:)
sevgiler.
Yorum Gönder